BİR TESLİMİYET DESTANI |
İBRAHİM VE İSMAİL |
-"Oğulcuğum! Ben, seni, rü'yamda boğazlıyorum gördüm!"
-Babacığım! Sana emrolunanı, yap!
İnşâallâh, beni, sabredenlerden bulacaksın!
Allah'ın emrine boyun eğ!
Her iyilik, Rabb'inin emrine boyun eğmektedir.
Sen, bunu, anneme bildirdin mi?"
-Hayır! Bildirmedim
-Bildirmediğine, iyi ettin
Babacığım! boğazlamak istediğin zaman, beni, iple sıkıca bağla ki benden, sana karşı, bir şey isabet edip de, ecrim eksilmesin!
Çünkü, ölüm, çok çetin ve zordur.
Bıçağın, tenime dokunduğunu hissedince, çırpınmayacağımdan emîn değilim! Bıçağını, iyice bileyip keskinleştir ve boğazıma, hemen çalıver ki, beni çabuk öldürsün! Rahata, kavuştursun!
Hem, sen, beni, boğazlamak için, yatıracağın zaman, yüzü koyun yatır, alnı yere getir.
Yanımın üzerine, yatırma.
Çünkü, yüzüme bakınca, rıkkata gelip te, benim hakkımda Allah'ın, sana emrettiği şeyi yerine getirmene engel olabileceğinden korkarım!
Eğer, gömleğimi, anneme götürüp vermeyi uygun görürsen, öyle yap! Belki, bu, onun için, bir teselli olur, gönlünü, onunla eğler
DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN... |
DR. MUSTAFA BAHADIROĞLU
'NDAN EŞSİZ SOHBETLER
SERİSİ DEVAM EDİYOR..
KUR'AN-I KENDİNE GÖRE YORUMLAYANLAR -1-
Allah u Teâlâ başta velîler olmak üzere bilumum kâmil müminlerle dost olmamızı emrediyor. Demek ki yukarıdaki âyette zikredilen "Allah'tan başka velîler"den kasıt, müminler değildir. Putlar ve şirk koşulan diğervarlıklardır. Zaten âyet-i kerime de putperest müşrikler hakkında nazil olmuştur. Mekkeli müşrikler, kendi elleriyle yaptıkları putlara ibadet ediyorlardı. Hatta peynir ve helva gibi yiyeceklerden yaptıkları puta tapıyor, sonra da acıkınca bunları yiyorlardı. Gerçi fıtratları gereği; yerleri, gökleri, kendilerini yaratan, öldüren, dirilten, rızık veren bir Allah'a inanıyorlardı. (Bakınız: Lokman, 25; Yunus, 31; Zuhruf, 9, 87) Fakat inandıkları bu yüce varlığa ortak koşmaktan da geri durmuyorlardı. Âyet-i kerîmede belirtildiği üzere:
"İlâhları bir tek ilâh mı kılmış? Bu gerçekten şaşılacak bir şey, çok tuhaf!" (Sa'd, 38/5) diyorlardı.
Sohbetin Devamını Okumak İçin Tıklayınız
KUR'AN-I KENDİNE GÖRE YORUMLAYANLAR -2-
Sohbetini Okumak İçin Tıklayınız.
DR. MUSTAFA BAHADIROĞLU
ESARETTEN HÜRRİYETE -1- İ OKUMAK ESARETTEN HÜRRİYETE -2- İ OKUMAK
İÇİN FOTOĞRAFI TIKLAYIN İÇİN FOTOĞRAFI TIKLAYIN..
MUSTAFA BAHADIROĞLU DR.MUSTAFA BAHADIROĞLU
Nakşibendiyye Tarikatı -1- i Nakşibendiyye Tarikatı -1- i
Okumak İçin Fotoğrafı Tıklayın.. Okumak İçin Fotoğrafı Tıklayın..
DR. MUSTAFA BAHADIROĞLU MUSTAFA BAHADIROĞLU
BU BİR AŞK HİKAYESİ...
ÇOBANIN AŞKI
Birden ortalığı bir sessizlik kaplayıverdi. Padişah mahzundu, halk hayret içindeydi, vezirler şaşkınlıkla birbirine bakıyor, bilge tebessüm ediyordu. Aşık çobanın genç arkadaşı yaşlı gözlerini silip, birden ileri atılarak bozdu sessizliği.
Dostunun yanına geldi, kulağına eğilip:
-Sen ne yapıyorsun, dedi, kırk gündür bu çileyi ne diye çektin sen, neyi reddettiğinin farkında mısın?
Güldü aşık çoban gözleriyle ihtiyar bilgeyi arayarak:
- A dostum, dedi, ben kırk gün padişahın kızı için Allah dedim, Allah padişahla vezirlerini ayağıma getirdi. Ya bir de Allah için Allah deseydim...
Yazının Devamı İçin Tıklayınız...
Sevgililer Sevgilisine İlan-ı Aşk...
Seninle başlayıp seninle biten. İlk kelimesi de son kelimesi de sen olan bir yazı….
Demiş ya şair “şimdi gittin ya / bana herkes seni anımsatıyor” diye.. öyle olmuyor bana. Sen yokken kimse anımsatmıyor seni bana. Sen yokken hep eksik kalıyor bu şehir, sen varkende soluk kalıyor güzellikleri…
Sevgili!..
Dedim ya sana daha önceden ; “sen yokken sana aşkımı anlatmak için seni arıyorum. Seni bulduğumda da kendimi arıyorum” diye..
Mektuplar yazmak istiyorum sana ama korkuyorum sözcükler anlatamaz diye içimdekileri… dünyanın hiçbir alfabesi anlatamıyor sana olan aşkımı, hiçbir cümleye sığmıyor yüreğimden geçenler.
Aslında o kadar çok istiyorum ki yüreğimden geçenleri anlatmayı… ama olmuyor işte, ne yaparsan eksik oluyor.. hiçbir sözcük seni anlatamıyor. Ne güzel demiş Nazım “ en güzel söz henüz söylenmemiş olandır” diye. İşte o söylenmeyen sözcükte birikiyor sana olan duygularım…
Sözcüklerin bittiği yerde seviyorum seni…
Efendimsin benim.. Bense senin sadece kölen..
Gel bırakma köleni, sakın azad etme beni…
Bütün Sevgiler, Bütün Aşklar Ancak O'nadır.
Kimisi için mutluluk, elde edeceği maddi zenginliktedir. Kimi insan içinse mutluluk, herkes tarafından tanınmak, herkesin sevdiği, beğendiği, peşinden koştuğu bir kişi olmaktır. Kimileri içinse mutluluk, yaşadığı sıkıntılı ve monoton hayattan biraz olsun kurtulmak, sorunlarını unutmaktır. Ancak tüm bu insanların elde ettikleri mutluluklar sahte ve geçicidir. Sadece yaşanılan o ana mahsustur; bu an bittiğinde duyulan mutluluk da sona erer ve kişi yine eski sıkıntılı hayatına geri döner..
Yazının devamı için tıklayınız.
GÜL GAZELİ ...
Bir baharlık ömrü için sunulursa yâre gül,
Ömrü biter, yâr incinir, başlar intizâre gül.
Adını gül koymuşlar, gülzârda yetişti diye,
Haberi yok, nereden gelmiştir gülzâre gül.
Sabırsız gonca gonca bekler hergün seheri,
Her açışı bir bahar, isim olur bahâre gül.
Ne incitme, ne incinmeyi arzu etmez asla,
Dikenli takdîr edilmiş, ne yapsın bîçare gül.
Yazının Devamı İçin Tıklayınız...
Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabib Kılma derman kim helâkim zehr–i dermanındadır
Fuzuli
TASAVVUF
Tasavvuf sekiz merhaleden oluşur
Kişi ilkinde cömertlikle buluşur
İkincisi rızadır ki, onunla tutuşur
Sonrası sabırdır ki, bununla konuşur
Dördüncüsü işarettir ki, onunla anlaşır
Sonrası kurbettir ki, bununla yaklaşır
Altıncısı manadır ki, onunla uzlaşır
Sonra aşk gelir ki, kişinin binek atıdır
En sonu fakirliktir ki, kulluğun tadıdır
Tasavvuf, tövbe, arınma, velayet ve fenadır.
İnsanda tasavvuf, gönlünün kitabıdır
Allah’ ın o gönül’e hitabıdır
Fakirlik ise Muhammed a.s. ın sıfatıdır
İlim ile öğrenilmez, yaşanmalıdır.
Fakirlik denilince, düşünme maddiyat
O benlik fakiridir, yaşıyor ilahi hayat.
Hasan BELEK
NEDİR BU TESLİMİYET?
GELİN BİRDE BARDAĞIN GÖZÜNDE BAKALIM ÇAYDANLIĞA...