Myspace LayoutsGet your layout at Myspace Layouts
 
SEVGİLİDEN MEKTUPLAR
Aşk Menüsü  
  Ana Sayfa
  Tasavvuf
  Tasavvufi Sohbetler
  Tasavvufun Tarihçesi
  Tasavvuf Edebiyatı
  Tasavvufi Şiirler
  Nakşibendiyye Silsilesi
  Son Peygamber
  Kimdir?
  Hayatı -Geniş Anlatımlı-
  Aşk
  Aşk...
  Aşk Nedir?
  Aşk'a Dair...
  Sohbetler
  Temel Dini Bilgiler
  => Allah'a İman
  => Kitaplara İman
  => Peygamberlere İman
  => Ahirete İman
  => Dua
  => Kur'an Ahlakı
  => İtikadda Ölçü
  => Temel Kavramlar
  => Kur'an Üzerine
  => Tevhidi Bilinçlenme
  => Kurban
  => 21. YÜZYILDA NOEL
  Görüntülü Sohbetler
  Kıssadan Hisse...
  Allah Ve Resulünden...
  Kur-an'ı Kerim
  Veda Hutbesi
  Naatlar
  Kırk Hadis
  Esmaül Hüsna
  Tarih
  İslam Tarihi
  Osmanlı Tarihi
  Büyüklerden İbretli Sözler
  Efendimizden
  Yunustan
  Mevlanadan
  Çocuk
  Namaz Anlatımı -Resimli-
  Faydalı
  Fotoğraf Galerimiz
  Faydalı İlimler
  Semerkand
  Kaside-İlahi
  Radyoonbeş Dinle
  Anket
  İletişim
  İletişim 312
  Ziyaretçi Defteri
Kitaplara İman

Muhammed (a.s)'in Örnekliği

 

Kur’an’ı rehber edinen ve yalnız Kur’an diyen Müslümanlar bugün Hz. Muhammed’in örnekliği konusunda ihtilafa düşüyorlar.

Bir kısım Müslümanlar diyorlar ki “Hz. Muhammed Kur’an’ı rehber edinmişti öyleyse biz de Kur’an’ı rehber edinmekle vazifeliyiz eğer Resul sağ olsaydı ona tabi olurduk, onun cemaati olur ona bey’at ederdik ama o şimdi aramızda değil dolayısıyla aramızda olmayan bir peygamberin örnekliği ancak kuranla sınırlıdır. Onu Kur’an’dan anlatıldığı ve tanıtıldığı kadar örnek alırız Kur’an dışından gelen haberlerin bizim için hiçbir manası olamaz. “

İtiraf etmeliyim ki bende önceleri böyle düşünüyordum. Bu düşüncelerin olgunlaşmasının sebebi içinde yaşadığımız toplumun kurana uymayan ilahlaştırılan bir peygamber anlayışının olmasıydı. Topluma kuranın mesajı ile gidildiğinde hemen bu resul imajı ile önünüze çıkıyorlardı. Sahih dedikleri kitapları ve sünnet dedikleri anlayışları kurana uymayan bilgiler içerdiğinden ve bu bilgiler dogmalaştığından ya Kur’an yada Mişnalarınız tepkisi ile çıkmıştık.

Zaman içinde metot yanlışlığı yaptığımızı düşünmeye başladım. Ve bu konuda kuranın nasıl bir metod izlememizi istediğini araştırınca Hz. Muhammed’in de benzer bir sorunla karşı karşıya olduğunu fark ettim.

Hz. Muhammed İbrahim’in tahrif edilen dinine inanan insanların arasında yetişmişti. Bu insanlar İbrahim’in yolunu izlediklerini onun ümmeti olduklarını iddia ediyorlardı. Hz. Muhammed onlara işte ben peygamberim İbrahim sağ olsaydı ona uymanız emredilirdi o sağ değil öyleyse ona değil bana uyacaksınız. Demesi ve İbrahimi geleneği tamamen reddederek yeni bir gelenek oluşturması emredilmiyor. Aksine İbrahim’i sahiplenmesi ve ondan gelenleri şirk unsurlarını ayıklayarak aynen kabullenmesi salık veriliyor.

16:120 Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi.

16:121 Rabbinin nimetlerine şükrederdi; Rabbi de onu seçti ve doğru yola eriştirdi.

16:123 Sonra da sana: "Doğru yola yönelerek İbrahim'in dinine uy! O müşriklerden değildi" diye vahyettik.

3:68 İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur.

3:95 De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.

4:125İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost edinmiştir.

6:161 De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi.

Şimdi bazı arkadaşların İbrahim’in dinine uy emrini o İbrahim’in dinini Kur’an’dan öğreniyordu zaten onun dini İbrahim’in dini aynı din idi dediklerini duyar gibiyim. Doğrudur İbrahim’in de Muhammed’in de dini İslam’dı ve Muhammed’e bu din Allah’ın vahyi ile öğretiliyordu ama o kendisine gelenek yoluyla gelen doğruları da uyguluyordu. Tabiidir ki bunlar için seçici davranıyordu.

9:70 Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi, fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler.Bakınız halk arasında gelen haberlerin doğruları kuran tarafından bile referans olarak kullanılıyor. Bunun Kur’an ile tasdik olan başka örneklerini de özellikle ritüellerden hatırlayabiliriz. Mesela

2:183 İnananlar, sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, sakınmanız için size de farz kılındı.

Ayeti ile hiçbir tarif getirmeden İbrahimi gelenekten görerek oruç tutulması emrediliyor. Belli ki Müslümanlar farz kılınmadan evvel de oruç tutuyorlar ama tutmayanlar da var. Ve farz kılınınca hepsi İbrahimi gelenekten gelen haberlere göre oruç tutmaya başlıyorlar.

Geleneklerden öğrendikleri oruçta akşam, imsak arasında cinsel ilişki yasaklanıyordu ve bu evli çiflere zor geliyordu. Allah bu hükmü değiştirdi ancak kuran ile değiştirmeden önce yapılan aksi davranışları af (af ancak suç içindir) kapsamInda zikretti.

2:187 Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin için, sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescitlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasaklardan sakınsınlar diye ayetlerini böylece apaçık bildirir.

Şimdi bu ve Kur’an’dan onlarca misalini verebileceğimiz örnekler hiçbir açık kapı bırakmıyor ki Hz. Muhammed İbrahimi gelenekten gelen haberleri vahye aykırı olmadıkça kullanmış. Namazını bu haberlere uygun kılmış orucunu bu haberlere uygun tutmuş haccını bu haberlere uygun yapmıştır.

Eğer bizlerde Kur’an’ın metodunu kullanacak isek Nebevi haberleri aynı Muhammed’in yaptığı gibi vahye uyanlar ve uymayanlar diye ikiye ayırıp vahye uyanları kabul uymayanları reddetmek durumundayız.

Bu demek değil ki herkes hadis külliyatını okumak zorunda yada hadisler kuranın yanında bir teşrii kaynağı kabul edilebilir. İşte denge bu noktada gerekiyor. Ne hadis ve sünnet kaynaklarında var diye vahye uymayan bir haberi alabiliriz nede kurana ters düşmediği halde nebevi haberlere cephe alabiliriz.

Mesela Kur’an’da bayram namazlarından hiç bahsetmez ama Nebevi gelenekte bayram namazı var ne yapmalıyız? Kur’an’da namazın rekatlarından bahsetmez ama nebevi uygulamada bu ihtilafsız bir haber olarak sabah 2, öğle 4, ikindi 4, akşam 3, yatsı 4, olarak mevcut ne yapmalıyız?

Tabiidir ki kuranın gösterdiği yolu izleyerek bayram namazlarını da namazların rekatlarınıda Muhammed’in uyguladğı gibi uygulayacağız. Ancak bütün haberler bu misaldekiler kadar net değil. birde ihtilaflı haberler geliyor.

Nebevi haberlerde kadınlara iyi davranıldığı onlara insanca muamele yapıldığı ve hatta resulün hanımlarına kötü davrananları azarladığına dair haberler var fakat aynı kaynaklarda cehennemin kadınlarla doldurulacağı haberleri de var şimdi hangi haberlere itibar etmeliyiz?

Cehennemin kadınlarla doldurulacağı haberi iki yönden sakat bir haber birincisi gaybtan bilgi veriliyor peygamber Allah bildirmedikçe gaybı bilemez İkincisi bu haberde kadınlara baskı yapmak isteyen erkeklerin polemikçi yaklaşımları rahatlıkla farkediliyor.

birinci guruptaki rivayetler ise üstünlüğün kulluk bilincinde (takva) olduğunu söyleyen kurana daha uygun öyleyse o rivayetler doğrudur. Arzu eden olursa bu misalleri çoğaltır ve vasat davranışın tezahürlerini görüşebiliriz. Ama Kurani metod üzerinde yoğunlaşırsak daha verimli olur kanaatindeyim. Kısaca toparlamak gerekirse ben Kur’ani metodun aynı Muhammed’in İbrahimi sahiplendiği ve onu müşriklere terketmediği gibi bizimde Muhammed’i (as) sahiplenmemizi müşriklere terk etmememizi emrettiğini düşünüyorum. Hadis siyer ve sünnet kaynaklarını da ayıklanması gereken tarihi vesikalar olarak görüyorum. Toptan reddetmeyi ise hem kolaycılık hem de Kurani öğretiye aykırı görüyorum.

Selam ve dua ile.

Oyla...  
 

Semerkand Dergisi'ni Takip Ediyor musunuz?
Evet
Hayır
Elime Geçerse Bir Karıştırıyorum

(Sonucu göster)


 
Ayın Konusu  
   
En Güzelden En Güzel Dua  
  Ey Rabbim! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan, kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve met hetmeleri için yapmaktan, riyadan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.
(Hadis-i Şerif)
 
Merhaba Ey Aşkı Baki  
 


 
Yarim Yarim  
 

Yarim Yarim

İşte gidiyorum yalan dünyadan
Vuslata ermeden sana doymadan
Dua et koşarak gelip arkamdan
Kabrimde göz yaşı dök yarim yarim

Bilmedim ne yaptım neydi ki suçum
Ağlarken göz yaşı dolar avucum
Mezarda bekliyor seni baş ucum
Seneden seneye gel yarim yarim

Bir acı kalbimin orda bir yerde
Dinmiyor sızısı çok derinlerde
Unuttun sormadın acep ne halde
Aklına düşersem sor yarim yarim

Ne idim ne oldum halim perişan
Gözümden gitmiyor suretin bir an
Gün olur gelip te beni ararsan
Mezarlık adresim bil yarim yarim 

 
Şu An 38 ziyaretçi buradalar.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol